Bel Ağrıları

Bel omurlarının özellikleri nelerdir?

Omurga mekanik ve kompleks bir yapıdır ve üç önemli fonksiyonu vardır; yükün iletimi, hareket ve spinal kordun korunması. Omurların (vertebra) yapısı bu üç önemli görev için mükemmel bir yapı sergiler; önde yer alan omur gövdesi vücut ağırlığını taşır ve şoku abzorbe eder, arka elemanlar ise omurga hareketini kontrol eder. Omurga fonksiyonel birimlerden oluşan bir yapıdır ve her bir fonksiyonel birim ard arda gelen iki omur ve onları ayıran diskten oluşur. Omurların arka bölümünde yer alan en önemli yapı ise; faset eklemlerdir. Faset eklemler 2 omur arka çıkıntıları arasında yer alan sinovial eklemlerdir. Bağlar, omurganın desteklenmesi ve hareketin kısıtlanması görevlerini üstlenirken, kaslar ise omurga stabilitesini ve hareketini sağlar. Omurgaya önden ve arkadan bakıldığında düzdür, yandan bakıldığında ise doğal kavisleri vardır. Boyun ve bel kavislerine lordoz, sırttaki kavise ise kifoz adı verilir. Omurga mekaniğinin bozulması bel ağrılarının en yaygın sebebi olarak bildirilmektedir.

Bel ağrısı ne sıklıkta görülür?

Bel ağrıları çoğu zaman yaşamı tehdit eden bir sorun olmamasına karşın, gelişmiş ve özellikle endüstrileşmiş toplumlarda iş gücü kaybı yanında tanı ve tedavi maliyeti açısından da önemli bir sağlık problemidir. Toplumun %80’i yaşamları boyunca en az bir kez bel ağrısından yakınırlar. 20-50 yaş grubunda en pahalı sağlık sorunudur. 45 yaş altı çalışanlarda sakatlığın en sık nedenidir. %97 olguda mekanik nedenler ön plandadır. Olguların %90’ı basit tedaviler ile iyileşir. Normal aktivitelerine dönme süresi ortalama olarak 1 aydır. 6 haftadan kısa süredir var ise akut bel ağrısı denir. Bir kez ciddi bel ağrısı geçirenlerin %30’unda tekrar bel ağrısı olma olasılığı artar. 3 aydan uzun süredir bel ağrısı varsa kronik bel ağrısı olarak kabul edilir. Akut ve kronik bel ağrısına yaklaşım ve tedavi farklılık gösterir.

Bel ağrısı nedenleri nelerdir?

Bel ağrısı genel olarak mekanik ve nonmekanik bel ağrıları olarak 2 gruba ayrılır. Bel ağrılarının büyük kısmını (%97) mekanik bel ağrıları oluşturur. Mekanik bel ağrısı altta yatan malign, neoplastik ve inflamatuvar bir hastalığın bulunmadığı, anatomik veya fonksiyonel bir anormalliği ifade eder. Mekanik bel ağrıları arasında en sık görülen lomber sprain ve straindir, bağlar ve kaslarda zedelenme ile oluşur. Disk ve faset dejenerasyonu (kireçlenme), disk hernisi (bel fıtığı), spinal stenoz (dar kanal), osteoporotik kompresyon kırığı (kemik erimesi), spondilolistesis (bel kayması) diğer sık görülen bel ağrısı nedenleridir. Doğumsal anomaliler %1 oranında görülür, bu anomaliler kifoz, skolyoz, geçiş vertebra, sakralizasyon, lumbalizasyon, spina bifida, blok vertebra, hemivertebra ve faset tropizmidir. Nonmekanik bel ağrıları neoplaziler, infeksiyöz hastalıklar, inflamatuar artritler, endokrin ve metabolik hastalıklardan oluşur. İnfeksiyöz nedenler arasında osteomiyelit, diskit, epidural apse (tüberküloz, brusella) sayılabilir. Lomber bölgeyi tutan inflamatuar artritler seronegatif spondilartritlerdir ve en sık görülen Ankilozan Spondilittir. Ayrıca reaktif artrit, psöriatik artrit, enteropatik artritler bu grupta yer alır. Metabolik hastalıklardan en sık lomber bölgeyi tutanlar osteoporoz ve Paget hastalığıdır. Karın içi organların hastalıkları, böbrek hastalıkları, aort anevrizması ve mide barsak hastalıkları da bel ağrısına neden olabilir.

Bel ağrısı risk faktörleri nelerdir?

Bel ağrısı riski yaşla birlikte artar, erkeklerde ve beyaz ırkta daha fazla görülür. Bel ve karın adaleleri kuvvetsiz olanlarda, vücut ağırlığı fazla olanlarda ve uzun boylularda bel ağrısı daha sık görülür. Fizik kondisyonu iyi olanlarda kronik bel ağrısı riski daha azdır. Sigara kullanımı diskte beslenme bozukluğu ile bel ağrısına neden olur. Doğum kontrol hapı kullanımı ile bağlarda gevşeme oluşmakta, bel bölgesinin travmaya maruz kalması kolaylaşmaktadır. Hamilelikte; mekanik stres ve hormon etkisiyle bağlarda oluşan gevşeme ve mekanik yük nedeniyle bel ağrısı ortaya çıkmaktadır. Daha önce geçirilmiş bel ağrısı öyküsünün varlığı tekrar bel ağrısı olma olasılığını arttırır. Yoğun psikolojik stres, endişe, depresyon, alkol kullanımı gibi faktörler bel ağrısı risk faktörleri arasında sayılabilir. İşle ilgili memnuniyetsizlik, monotonluk, iletişim problemleri, iş ortamındaki fiziksel koşulların yetersizliği önemlidir. Ağır fiziksel koşullarda, bedenen çalışanlarda, ağır yük taşıyanlarda, uzun süre ayakta kalanlarda, uzun süre aynı pozisonda veya masa başında çalışanlarda, vibrasyon ile çalışanlarda bel ağrısının fazla olduğu dikkati çekmektedir.

Bel ağrısının özellikleri tanıda yardımcı olur mu?

Tanı için ilk adım iyi bir öykü ile başlar. Ağrının başlangıcı ani ise, travma öyküsü var ise, kemik veya yumuşak doku yaralanması düşünülür. Ağrının bacağa yayılımı var, öksürme, hapşırma ve ıkınma ile artıyor, güçsüzlük ve uyuşma eşlik ediyor ise bel fıtığı akla gelmelidir. Egzersiz ile ağrı artıyorsa kireçlenme veya dar kanal, ağrı azalıyor, sabah tutukluğu eşlik ediyorsa ankilozan spondilit gibi romatizmal hastalıklar olabilir. Ateş varsa infeksiyon, yorgunluk, uyku bozukluğu varsa fibromiyalji, kilo kaybı, karın ağrısı, ishal varsa sistemik hastalık varlığını düşündürür. Mesane ve barsak fonksiyon bozuklukları varsa, kauda ekuina sendromu düşünülmeli ve acil cerrahi girişim gerektiği unutulmamalıdır.

Hangi veriler bel ağrısı ayırıcı tanısında yardımcıdır?

Lomber sprain ve strain genellikle bele ek yüklenme ile oluşur. Ağrı belde lokalizedir, bacağa yayılımı yoktur. Sorun disk veya faset eklemde değil, kas veya bağlardadır. Genellikle net bir sebep gösterilemez. Disk veya faset dejenerasyonu varsa ağrı kalça, kasık, uyluk ve dize kadar yayılabilir. Ağrı güç lokalize edilir ve geri eğilme ile veya doğrulma sırasında artar. Disk hernisinde ağrı genellikle ani başlangıçlıdır, topuğa kadar yayılabilir, öne eğilmekle ağrı artar, tutulum olan seviyeye göre değişen nörolojik bulgular olur. Dar kanalda bel ağrısı hafiftir, bacağa yayılan ağrı iki taraflı olabilir, yürüme ile baldırlarda ağrı olur ve ancak öne eğilmekle veya oturmakla azalır.

Bel ağrısı olanlarda laboratuvar inceleme gerekir mi?

Yaşlılarda, ateş, kilo kaybı gibi sistemik belirtileri olanlarda, romatizmal hastalık düşünülenlerde ve konservatif tedaviye yanıt alınamayan olgularda laboratuvar testleri gerekebilir. Osteomiyelit, diskit, multipl miyelom, ankilozan spondilit, Reiter sendromu, psöriatik artrit ve metastatik hastalıklarda eritrosit sedimantasyon hızı ve C reaktif protein düzeyi yükselir. Osteoporozu olanlarda ve kapalı mekanlarda çalışanlarda serum kalsiyum ve vitamin D düzeyleri bakılması tanıda yardımcıdır.

Her bel ağrısında görüntüleme yöntemleri gerekli midir?

Sistemik hastalık, travma, ateş, kilo kaybı, uzamış steroid kullanım öyküsü ve nörolojik defisiti olanlarda, alkol ve uyuşturucu bağımlılarında, 50 yaş üzerinde ve ağrı 4-6 haftalık tedaviye yanıt vermediğinde görüntüleme yöntemleri gereklidir. Birçok durumda tanı için sadece direkt grafi yeterlidir. Manyetik rezonans görüntüleme; spinal kord, spinal kanal, ligamentler, intervertebral diskler, paravertebral kaslar yanında kemik iliğini de görüntüler. Erken ve sık kullanımı önerilmez. Fizik muayenede nörolojik kaybı olanlarda, travma öyküsü bulunanlarda, infeksiyon veya kanser şüphesi olanlarda, tedaviye yanıt alınamayanlarda manyetik rezonans önerilir. Bilgisayarlı tomografi; manyetik rezonans görüntülemenin uygulanamadığı olgularda kullanılır.

Bel ağrısında tedavinin amacı nedir?

Bel ağrılarında tedavinin temel hedefleri hasarlanmış dokuların korunması, inflamasyon ve ağrının azaltılması, fiziksel fonksiyonun ve mobilitenin artırılması, üretkenliğe dönüşün hızlandırılması, kronikleşmenin ve atakların önlenmesi, bozulan uyku düzeninin restorasyonu, sosyal yaşamın düzeltilmesi, iş kayıplarının önlenmesi, ağrıya bağlı olarak gelişen anksiyete, gerginlik ve depresyon ile mücadele edilmesi, hastanın bilgilendirilmesi, eğitimi ve yaşam tarzının modifiye edilmesidir.

Bel ağrısında ne kadar istirahat önerilir?

İstirahatin amacı intradiskal basınçta azalma ile hastanın belirtilerinin rahatlamasıdır. Kapasiteleri kısıtlı bile olsa hızla işe dönüş teşvik edilir. Yapılan çalışmalar 3 gün istirahat ile 7 gün istirahatin etkilerinin benzer olduğunu göstermiştir. Ancak nörolojik defisiti olan hastalarda daha uzun istirahat verilebilir. Kronik ağrıda istirahatin yeri yoktur. Uzun süren istirahatin sakıncaları; eklemlerde hareket kısıtlılığı, yumuşak doku kısalmaları, kas gücünde azalma, kardiyopulmoner zindelikte azalma ve kemikte mineral kaybıdır. Yatarken en uygun pozisyon kişinin rahat ettiği pozisyondur. İdeali kalça ve dizler bükük olarak yan yatıştır, sırtüstü yatışta dizler altına yastık konmalıdır. Yüzüstü yatış tercih edilmez, mutlak yatmak gerektiğinde, karın altına yastık konur ve belin düzleşmesi sağlanır.

Bel ağrısında hangi ilaçlar yararlıdır?

Basit analjezikler ve steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar genellikle ilk seçenektir. Hem akut, hem kronik ağrıda kullanılır. Kas gevşeticiler ağrı kesiciler ile birlikte verilebilir. Antidepresanlar hem ağrı, hem uyuşma, hem de kronik ağrıya eşlik eden depresyon, anksiyete ve yorgunluğu azaltmak amacıyla önerilir. Bu ilaçlar ile ağrı kontrol edilemiyor ise narkotik analjezikler kullanılır. İnflamasyon varlığında kortikosteroidler oral, intramusküler veya epidural olarak kullanılabilirler. Gabapentin ve pregabalin gibi antiepileptik ilaçlar nöropatik ağrı eşlik ediyorsa tercih edilir. Tüm ilaçların yararları yanısıra yan etkileri olabileceği de unutulmamalı ve kontrolsüz kullanılmamalıdır.

Bel ağrısında fizik tedavinin yararı var mıdır?

Soğuk ve sıcak uygulamaları, infrared, kısa dalga diatermi, ultrason, alçak frekanslı akımlar, interferansiyel akımlar, TENS, lazer gibi fizik tedavi modaliteleri bel ağrısı tedavisinde hem kas spazmını, hem inflamasyonu azaltmak amacıyla kullanılır. Tedavi edici egzersizler bel ve kalça çevresi esnekliğinin korunması, kas gücünün, mobilitenin, enduransın artırılması, aerobik kapasitenin iyileştirilmesi ve postürün düzeltilmesi amacıyla uygulanır. Manipulasyon akut bel ağrısında etkili olabilir, ancak bazı durumlarda riskli olduğu unutulmamalıdır. Masajın direkt mekanik etkisi vardır, refleks yolla kasları gevşetir, dokulardaki yapışıklıkları serbestleştirir, kan ve lenf akımını uyarır. Korseler omurganın hareketinin kısıtlanması, desteklenmesi, ağrının ve adale spazmının azaltılması amacıyla kısa süreli kullanılabilir. Traksiyon kasları ve ligamanları gererek omurganın üzerindeki yükü ve disk üzerindeki basıncı azaltır, kaslardaki spazmı çözer. Hidroterapi ve kaplıca tedavileri; termal etki ile kan akımının hızlandırılması, toksik elementlerin uzaklaştırılması, enflamasyonun, ağrının ve adale spazmının azaltılması amaçlanır. Bu tedavilere yanıt alınamayan hastalara klinik bulgulara göre tetik nokta enjeksiyonları, epidural injeksiyonlar, selektif sinir kökü blokları, faset eklem injeksiyonları, sakroiliak eklem injeksiyonları yapılabilir.

Bel ağrısında ne zaman cerrahi tedavi gerekir?

Bel ağrısında genellikle konservatif tedavilere yanıt alınır. Bel fıtığında hastaların sadece %5’inde cerrahi tedavi gerekmektedir. Ağrının çok şiddetli olması ve diğer tedavilere yanıt vermemesi, ilerleyici nörolojik kayıp olması, mesane ve barsak fonksiyon bozukluğu olması durumunda cerrahi tedavi gerekebilir. Dar kanal nedeniyle yürüme mesafesi ileri derecede kısalmış ise, kord basısına ait belirtiler varsa, mesane ve barsak kontrolü bozuldu ise ve yaşam kalitesi etkilendi ise cerrahi tedavi iyi bir seçenek olabilir.

Bel sağlığını korumak için günlük yaşamda dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

  • Koltuk ve sandalyenin arkası sırt ve bel boşluğunu destekleyecek şekilde olmalıdır.
  • Uzun süre aynı posizyonda oturmamalıdır.
  • Otururken diz ve kalçalar 90 derece bükük olmalıdır.
  • Çalışma masasının yüksekliği dik durmanızı sağlayacak şekilde ayarlanabilmelidir.
  • Uzun süre ayakta dururken bacaklar vücut ağırlığını dönüşümlü olarak taşımalıdır.
  • Öne eğilirken dizler bükülmelidir.
  • Yük taşırken ağırlık her iki kola eşit dağıtılmalıdır.
  • Taşınacak eşya veya ağırlık gövdeye yakın tutulmalıdır.
  • Yukarıya uzanmak gerektiğinde basamak kullanılmalıdır.
  • Araba kullanırken koltuk ayarı kişiye uygun olmalıdır.
  • Vücut kıvrımlarını iyi destekleyen orta sertlikte bir yatak kullanılmalıdır.
  • Çok kalın yastık kullanılmamalıdır.
  • Yataktan kalkarken yan dönülmelidir.
  • Yatar pozisyonda televizyon izlemek ya da bilgisayarla çalışmak önerilmez.
  • Yatarken yan yatış pozisyonu tercih edilmelidir.
  • Yüzüstü yatarken karın altına ince bir yastık konmalıdır.
  • Sırtüstü pozisyonda dizlerin altı yastıklarla desteklenmelidir.
  • Yüksek topuklu ve çok düz ayakkabılar tercih edilmemelidir.
  • Yürüyüş sırasında ayakkabı tabanı yumuşak, şok abzorban olmalıdır.
  • İdeal kiloda kalmaya özen gösterilmelidir.
  • Spor yapmadan önce uzman görüşü alınmalıdır.
  • Yüzme, özellikle sırtüstü yüzme omurga sağlığı için yararlıdır.
Bu sitede yer alan kayıtlar bilgi amaçlıdır. Doğrudan doktor tavsiyesi olarak algılanmamalıdır.
Etiket Bulutu
Omurga Hastalıkları Fibromiyalji Osteoporoz Osteoartrit Eklem Ağrıları Egzersiz Kinezyolojik Bantlama Kuru İğneleme ESWT Fizik Tedavi Rehabilitasyon Boyun Ağrısı Bel Ağrısı Duruş Bozuklukları Skolyoz Kifoz Bel Fıtığı Boyun Fıtığı
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Makaleler
© 2015 Prof. Dr. Reyhan Çeliker. Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitede yer alan içerik bilgi amaçlıdır. Doğrudan doktor tavsiyesi olarak algılanmamalıdır.