Duruş Bozuklukları

Sağlıklı omurganın özellikleri nelerdir?

Omurgamızın birçok görevi vardır; omuriliğimizi korur, gövdenin stabil olmasını sağlar, vücudun hareketine destek olur, kol ve bacakları gövdeye bağlar ve vücudun yükünü kalçalara aktarır. Omurgamızın 5 farklı bölgesi vardır; servikal, torakal, lomber, sakral ve koksigeal. 33 kemik ve 23 diskten oluşur. Omurlar arasında diskler bulunur, bağlar omurgayı stabilize eder, güçlü kaslar omurgayı destekler. Sağlıklı omurga arkadan ve önden bakıldığında düzdür. Yandan bakıldığında ise kavislidir. Bu kavisler normal omurganın dengeli olmasını sağlar.

Doğru ve iyi postür (duruş) nasıl olmalıdır?

Postür vücut kısımlarının pozisyonu veya dizilimidir. Statik postür oturma, ayakta durma ve yatma sırasındaki, dinamik postür ise hareketler sırasındaki duruşu ifade eder. Karşımızdaki insanlara verdiğimiz ilk izlenimde belirleyici bir etkendir. Doğru ve iyi postür minimum enerjinin kullanıldığı, bağlar, kemikler ve eklemlerde en az yüklenmenin olduğu pozisyondur. Omurganın normal kıvrımları korunmuştur, ağrıya neden olmaz, yorucu değildir ve görünüm estetiktir. İyi bir postür için kuvvetli omurga çevresi kasları, fiziksel zindelik, ve farkındalık olmalıdır. Sağlıklı bir duruş için omurgamızı tanımalı, ergonomik düzenleme ve düzenli egzersiz ile omurgamızı korumalıyız.

İdeal ayakta duruş nasıl olmalı?

Baş dik, karşıya bakmalı, omuzlar geride ve gevşek olmalı, karın içe çekilmiş, dizler düz, göğüs önde tutulmalıdır. İdeal ayakta duruş dengeli olduğunda sağ/sol eşittir, ağırlık merkezi orta hattadır, omuzlar, kalçalar aynı seviyede olmalıdır.

İdeal oturma postürü nasıl olmalı?

Bel ve sırt dik, bacaklar gevşek olmalı, bacakların ağırlığı ayaklar ile desteklenmeli, dizler 90 derece açıda, omuzlar gevşek olmalıdır. Çalışırken sandalyenin arkası yüksek olmalı, bel çukurunu desteklemeli, masa yüksekliği ve eğimi ayarlanabilmeli, sık mola verilmeli, monitör karşımızda ve göz hizasında olmalıdır.

İdeal yatış pozisyonu nasıl olmalı?

Yatarken omurganın normal aksı korunmalı, yastık başı desteklemeli, yatak vücudun sert kısımlarını rahatsız etmeyecek, diğer segmentleri ise destekleyecek kadar yumuşak olmalıdır. İdeal yatış, yan yatıştır. Dizler hafifçe bükülüp, karına doğru çekilmeli ve dizler arasına yastık konmalıdır. Sırtüstü yatışta dizler bükülmeli, dizlerin altı yastıkla desteklenmelidir. Yüzüstü yatmak önerilmez, ancak gerektiğinde karın altına yastık yerleştirmek bele binen yükü azaltır.

Kötü postür nedenleri nelerdir?

En sık görülen duruş bozuklukları; kifoz, skolyoz, artmış lordoz, düzleşmiş bel, arkaya eğik bel, düşük omuz ve başın önde olduğu duruşlardır. Kötü postürün en sık nedenleri arasında kalıtım, yapısal bozukluklar, alışkanlıklar ve eğitim eksikliği sayılabilir. Diğer kötü postür nedenleri arasında obezite, kas zayıflıkları, gergin kaslar, esneklik kaybı, yanlış ayakkabı seçimi, kötü çalışma koşulları, uyku bozuklukları ve ruhsal durum bozuklukları sayılabilir.

Kifoz nedir?

Latince yuvarlak sırt anlamına gelir. 20-55 derece kifotik açı normal kabul edilir.
Postural kifoz kamburluk yakınmasının en sık nedenidir. Kötü duruşa, kötü oturuşa bağlı oluşur. Fiziksel kondüsyon ve kas kuvveti yetersizdir. İstendiğinde veya uyarıldığında kişi dik durabilir. Vertebra şekillerinde bir anomali yoktur. Postural kifozu önlemenin birinci yolu sebebi belirlemektir. Çalışma ortamı ergonomik kurallara göre düzenlenmeli, oturma ve yatma alışkanlıkları düzeltilmeli ve spora yönlendirilmelidir. Düzenli egzersiz ile hem fizik kondüsyon, hem kas kuvveti, hem dayanıklılık artar. Konjenital kifoz embriyonik dönemde oluşur. Omurlarda oluşum veya ayrılma defekti vardır. Hızlı ilerler. Scheuermann Hastalığı yapısal kamburluğun en sık sebebidir. Nedeni bilinmiyor. 8-12 yaşlarda görülür, 12-16 yaşlarda fikse olur. Görülme sıklığı %1-8’dir, kız ve erkeklerde eşittir. Scheuermann Hastalığı’nda ağrı olabilir. Kifoz sırt bölgesinde belirgindir, servikal ve lomber lordoz artar, boyun ileri, omuzlar öne doğru durur. Bazen skolyoz eşlik edebilir. Uyarıldığında kamburluk düzelmez, omurlarda kamalaşma meydana gelir. Ayakta, yan duruşta grafi çekilir. Kifoz açısı 55 derecenin üzerindedir.

Skolyoz nedir?

Latincede eğrilik veya eğilme anlamına gelir. Omurganın ve gövdenin 3 boyutlu torsiyonel deformitesi olarak kabul edilir. Skolyozlu bir omurgaya arkadan bakıldığında yana doğru eğrilik görülür. Kızlarda daha sık görülür, ilerleme riski daha fazladır. Skolyoz tek bölgede C şeklinde veya birden çok bölgede S şeklinde olabilir. Skolyoz fonksiyonel, idiyopatik, nöromuskuler veya konjenital olabilir. Fonksiyonel skolyoz omurga dışı nedenler ile oluşur; bacak boyunda kısalık, paravertebral spazm, disk hernileri en sık nedenler arasında sayılabilir. İdiopatik skolyoz en sık görülen skolyoz tipidir. Görülme sıklığı %2-3’dür. Kesin sebebi bilinmiyor. Yaşa göre sınıflandığında; infantil (0-3 yaş), juvenil (4-9 yaş), adolesan (10-18 yaş) ve erişkin skolyoz olarak adlandırılır. İdiopatik skolyoz, tüm skolyoz olgularının %80’ini oluşturur. Nöromuskuler skolyoz ikinci sıklıkta görülen skolyoz tipidir. Altta yatan bir sinir sistemi veya kas hastalığı vardır. Konjenital skolyoz anne karnında gelişim sırasında ortaya çıkan omurga anomalilerine bağlı oluşur. Doğuştan başlar, ilerleyicidir.

Skolyoz tanısı nasıl konur?

Skolyozu olan bir kişide omuzlarda ve kürek kemiklerinde asimetri, gövdede yana itilme ve kalçalarda asimetri gözlenebilir. Genellikle aile tarafından farkedilir. Öne eğilmekle kaburgalarda belirginleşme olur buna hörgüç görüntüsü (Adam’s belirtisi) denir. Tarama amacıyla skolyometre adı verilen ölçüm cihazı kullanılır. Erken tanı tedavi başarısını arttırır. Bu nedenle tarama programları ve ailelerin bilinçlendirilmesi büyük önem taşır. Skolyozun derecesi ayakta dururken çekilen tüm omurga grafisi ile belirlenir. Cobb yöntemi ile ölçülen eğrilik 10 derecenin altında ise spinal asimetridir, normal kabul edilebilir. Cobb açısı 10 derece üzerinde ise skolyoz kabul edilir. Eğriliğe rotasyonel deformite eşlik eder, yani omurlarda dönme vardır. Açıya göre sınıflandığında 10-25 derece hafif, 25-45 derece orta ve 45 derece üstü ciddi skolyoz olarak kabul edilir. Etkilenen bölgeye göre torakal, lomber, torakolomber ve S şeklinde olabilir.

Skolyoz rehabilitasyonunda amaç nedir?

Amaç omurga çevresi kasları kuvvetlendirmek, eğimin ilerlemesini önlemek, fizik kondüsyonu arttırmak, ağrı ve diğer belirtileri azaltmak ve dayanıklılığı arttırmaktır.
Tedavi seçiminde skolyozun yeri ve Cobb açısı, yaş ve büyüme beklentisi, iskelet gelişimi, eğimin ilerleme riski, gövdenin dengesi, kozmetik kaygı, aile ve çocuğun beklentisi dikkate alınır. İlerleme riski aile öyküsü varsa, eklemlerde aşırı esneklik varsa, torakal kifoz düzleşmiş ise, gövde rotasyonu 10 dereceden fazla ise ve büyüme hızlı ise artmıştır. Skolyoz rehabilitasyonu düzenli izlem, fizyoterapi programları, korse tedavileri ve sportif aktivitelerden oluşur. Düzenli İzlem idiopatik skolyoz tedavisinde ilk basamaktır. Belirli aralıklar ile klinik değerlendirme yapılır. Kontrollerin sıklığı klinik bulgulara göre farklılık gösterir.

Skolyoz rehabilitasyonu nasıl yapılır?

Rehabilitasyon büyüme sırasında hafif eğimi olan çocuk ve adolesanlarda, orta derecede eğimi olanlarda korse tedavisi ile birlikte, eğimi 35 derecenin üzerinde olan erişkinlerde ileri yaşlarda ilerlemeyi azaltmak amacıyla ilk tedavi seçeneği olarak önerilir. Rehabilitasyon tedavi etkili spesifik egzersizlerden oluşur. Bu egzersiz programlarının etkinliği konusunda yapılmış çalışmalar ve kanıtlar vardır. Birçok merkezde Katharina Schroth tarafından 1920’de geliştirilen metod uygulanmaktadır.
Schroth programı hastanede yatarak yoğun olarak uygulanan egzersiz ağırlıklı bir fizyoterapi protokolü olarak başlamıştır. Schroth programı 3 boyutlu bir yaklaşımdır. Bozulmuş vücut dengesini, tüm vücut düzlemlerinde yeniden dizayn etmeyi amaçlar. Fonksiyonel segment kavramına göre kişiye özel planlanır. Omurgadaki eğimin paterni, iskelet gelişimi, ilerleme riski ve hastanın uyumuna bağlı olarak spesifik egzersizler, postural teknikler ve korseleme planlanır. Egzersiz barları ve aynalardan yararlanılır. Terapist düzelmeyi fasilite etmek ve 3 boyutlu etki sağlamak için görsel, işitsel veya manuel çeşitli uyarılardan yararlanır. Skolyotik postürün düzeltilmesi için germeler, vücut segmentlerinin yeniden düzenlenmesi, kolların buna uygun pozisyonlanması ve kasların kuvvetlendirilmesi gerekir. Yer egzersizleri sırasında kum torbaları veya benzer destekler ile vücut segmentlerine basınç uygulanır ve eğimlerin düzelmesi sağlanır. Solunum teknikleri ile göğüs kafesinin daralmış bölgeleri açılır ve dönmenin azalması sağlanır. Asimetrik postürün düzeltilmesi ve düzeltilmiş postürün günlük yaşamda devamının sağlanması hedeflenir. Uzun süre korse kullananlar, korse kullanmadığı saatlerde omurga eğimine göre belirlenen pozisyonları korumaya çalışır. Bireysel veya grup terapileri yapılabilir. Düzeltici postürlerin gün içinde korunması amacıyla ergonomik değişiklikler yapılır. Skolyozun yönüne göre oturma öğretilir. Amaç günlük yaşamda terapist ve aynalardan bağımsız olarak bu pozisyonu korumaktır. Kazanılan postural düzelmenin korunması için evde hergün 30 dakikalık 3-4 egzersiz ile devam etmelidir.

Skolyoz tedavisinde sporun yeri var mı?

Fizyoterapi sırasında daha çok skolyozun eğimi, omurga çevresi adaleler, postural kontrol ve biyomekanik sorunlar üzerinde durulur. Sportif aktiviteler ise tüm vücut, özellikle büyük adale gruplarını çalıştırır. Böylece hem aerobik kapasite, hem zindelik artar. Spor aynı zamanda kişinin negatif vücut algısı ile oluşan psikolojik ve sosyal sorunları aşmasına yardımcı olur. Sporun tedaviyi destekleyici ve tamamlayıcı etkileri olduğu unutulmamalıdır. Skolyozlu bir çocuk veya ergen, diğer yaşıtları kadar oyun oynayabilir ve spor yapabilir. Çok özel bir durum olmadıkça okulda beden eğitimi dersine katılması istenir. Tüm çocuklarda olduğu gibi okul-dersane-bilgisayar kısır döngüsünden kurtarmak amaçlanmalıdır. Skolyozu olan çocuklarda en ideal ve güvenle yapılacak spor yüzmedir. Hem yük bindirmeden omurga kaslarını kuvvetlendirir, hem de solunum fonksiyonlarının gelişmesini sağlar. Skolyoza eklemlerde esnekliğin sıklıkla eşlik etmesi nedeniyle bu çocuklar genellikle bale ve jimnastik gibi sporlara yönelmektedir. Sporun skolyoz oluşumu ve derecesine etkisi olmadığı gösterilmiştir. Çift eğimi olanların, daha dengeli oldukları ve daha sık spor yaptıkları gözlenmiştir. Asimetrik spinal yüklenme olan sporlar önerilmez. Eğimde ilerleme riskinin yüksek olduğu çocuklarda ağırlık kaldırma, vücut geliştirme gibi omurgaya aşırı yük bindiren sporlardan kaçınılmalıdır. Bel ve sırt ağrısı olanlarda kayak, koşu, tenis, golf, futbol gibi sporlar tercih edilmemelidir. Yoga ve pilates esnekliği arttırır, omurga hareketlerinde farkındalığı arttırır ve ağrıyı azaltır. Korse tedavisi uygulanan çocukların da egzersizlere ve spora devam etmesi önerilir. Korse kullananlarda kontakt sporlar ve aşırı dinamik aktiviteler önerilmez. Cerrahi füzyon yapılanlarda da sportif aktiviteler kısıtlanmaz. Cerrahi sonrası 6 ay-1 yıl içinde kontakt olmayan sporlara izin verilir. Kontakt sporlar için ise 1 yıl beklenmesi önerilir. Skolyozun sportif aktivitelere engel olmadığını, dünya çapında başarılı bir çok skolyozlu veya skolyoz nedeniyle opere olan sporcu bulunduğunu unutmamalı ve gereksiz kısıtlamalara izin verilmemelidir.
Bu sitede yer alan kayıtlar bilgi amaçlıdır. Doğrudan doktor tavsiyesi olarak algılanmamalıdır.
Etiket Bulutu
Omurga Hastalıkları Fibromiyalji Osteoporoz Osteoartrit Eklem Ağrıları Egzersiz Kinezyolojik Bantlama Kuru İğneleme ESWT Fizik Tedavi Rehabilitasyon Boyun Ağrısı Bel Ağrısı Duruş Bozuklukları Skolyoz Kifoz Bel Fıtığı Boyun Fıtığı
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Makaleler
© 2015 Prof. Dr. Reyhan Çeliker. Tüm Hakları Saklıdır. Bu sitede yer alan içerik bilgi amaçlıdır. Doğrudan doktor tavsiyesi olarak algılanmamalıdır.